Alex Netanyahu'nun Gazze'deki durumu değerlendirdiği son basın toplantısında, "Gazze'de kimse açlıktan ölmüyor" sözleri büyük yankı uyandırdı. Hükümet yetkilileri, Gazze'nin yaşadığı insani krizin abartıldığını öne sürerken, Birleşmiş Milletler ve insani yardım kuruluşları ise bölgedeki durumun ciddiyetine dikkat çekiyor. Rakamlar ve tanık ifadeleri, Netanyahu'nun iddialarının gerçek bir yansıma olup olmadığını sorgulatıyor. Bu haberde, Gazze'deki açlık krizi hakkında hem resmi açıklamaları hem de sahadaki gerçekleri derinlemesine inceleyeceğiz.
Gazze, yıllardır süren çatışmalar, abluka ve siyasi belirsizliklerle boğuşurken, insani kriz boyutlarıyla dikkat çekici bir noktaya ulaşmış durumda. Birleşmiş Milletler'in (BM) son raporlarına göre, Gazze'deki halkın %80'inden fazlası yardıma muhtaç durumda. Yaklaşık 1.9 milyon insanın yaşadığı bu dar alanda, gıda güvenliği sorunları giderek derinleşiyor. Raporda, insanların en temel ihtiyaçları olan gıdaya ulaşma oranlarının düştüğü ve maliyeti karşılayamadıkları belirtiliyor. Bunun yanı sıra, UNICEF'in verilerine göre, çocuklar arasında beslenme yetersizliği oranları alarm verici seviyelere ulaşmış durumda. Yüzde 45'ten fazla çocuk, yeterli besin almakta zorlanıyor. Tüm bu veriler, Netanyahu'nun “açlık yok” açıklamalarının sahadaki gerçekleri yansıtmadığını ortaya koyuyor.
Gazze'deki durumu en iyi bilenler, bölge halkıdır. Çeşitli insani yardım organizasyonları ve gazeteciler tarafından yapılan röportajlar, açlık ve yetersiz beslenmenin günlük yaşamı ne denli etkilediğine dair çarpıcı örnekler sunuyor. Birçok aile, temel gıda maddelerine ulaşmanın giderek zorlaştığını; ekmek ve süt gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta ciddi zorluklar yaşadığını dile getiriyor. Özellikle çocuklar için beslenme, ciddi bir tehdit olarak öne çıkıyor. Gazze’deki bir anne, “Çocuklarımın çoğu gün boyunca aç kalıyor. Onlara yeterince gıda sağlayamıyorum,” diyerek yaşadığı çileyi gözler önüne sererken, birçok ailenin benzer şikayetlerle başvurduğu ifade ediliyor. Olayın diğer bir boyutu ise, yeterli beslenemeyen çocukların büyüme sürecindeki olumsuz etkileri; bu durum, gelecek nesillerde toplumun genel sağlığını tehlikeye atıyor.
Sonuç olarak, Netanyahu'nun Gazze'deki açlık krizine dair sözleri, resmi raporlarla desteklenmeyen iddialar olarak öne çıkıyor. Gerçekler, sahada bambaşka bir tablo sergiliyor. Gazze’deki insanların yaşadığı zorluklar ve insani kriz, uluslararası toplumun dikkatini gerektiriyor. Açlık, yetersiz beslenme ve bunun sonuçları, artık sadece bir sayıdan ibaret değil; bu, hâlâ yaşam mücadelesi veren milyonlarca insanın sesi. Şimdi, bu seslerin daha fazla duyulması ve uluslararası desteğin sağlanması için harekete geçmenin tam zamanı. Gazze'deki bu durum, sadece orada yaşayanlar için değil, tüm insanlık için bir sınav niteliği taşıyor.