Son günlerde medyada geniş yer bulan bir olay, bir annenin çocuklarına karşı sergilediği tehlikeli davranışla dikkatleri üzerine çekti. Olay, 35 yaşındaki Hatice Y., ikamet ettiği kentte yaşandı. Ebeveynlik sorumluluğunun ihlal edilmesi, çocukların güvenliğini tehdit eden durum olarak sınıflandırıldı. Hatice Y., iddiaya göre, 5 ve 7 yaşlarındaki çocuklarının boğazına bıçak dayayarak tehdit etti. Olayın ardından sosyal medyada büyük bir infial yaşandı; pek çok kullanıcı, bu durumu kınayarak adaletin yerini bulması talebinde bulundu.
Olay, 2 Ekim tarihinde, Hatice Y.'nin evinde meydana geldi. Komşuların duyduğu çığlıklar ve sesler üzerine polis ekipleri ihbar üzerine bölgeye intikal etti. Olay yerine ulaşan ekipler, duydukları manzara karşısında şok oldular. Anne, çocuklarının boğazına bıçak dayayarak, çevresindeki insanlara 'onlara bir şey olursa, bunun sorumlusu benim' diye bağırıyordu. Polis, durumu kontrol altına alarak anne Hatice Y.’yi etkisiz hale getirdi ve çocukları derhal güvenli bir yere aldı. Uzmanlar, bu tür durumların, çocuğun psikolojik gelişimi üzerinde uzun vadeli olumsuz etkiler yaratabileceğinin altını çizmektedir.
Polisin olayı araştırmak üzere başlattığı soruşturma, Hatice Y.'nin ruh sağlığı durumunu da incelemek amacıyla Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesini içeriyordu. Çocuklar, aile sosyologları tarafından, kendilerine uygun bir bakım ve rehabilitasyon alan biriminde güvenli şekilde gözlem altına alındı. Ayrıca, çocukların durumu hakkında hem psikolojik destek alacakları hem de hukuki süreçle ilgili bilgi sahibi olmaları için ailelerine gerekli rehberlik sağlandı.
Mahkeme süreci, olaydan sonraki haftalar içinde başladı. Annenin duruşmasında, avukatı tarafından sunulan çeşitli psikolojik raporlar da göz önünde bulunduruldu. Hatice Y.’nin ruhsal durumu, mahkemede geniş bir şekilde tartışıldı. Ancak, mahkeme, çocuklarının hayatını doğrudan tehlikeye atmış olmasına rağmen, Hatice Y.’ye serbest bırakılma kararı verdi. Mahkeme, bunun sebebi olarak annenin o anki psikolojik durumu ve yapılan değerlendirmelerin olumlu olduğunu belirtti. Bunun yanı sıra, aile içi sorunların çözümü için geniş kapsamlı bir rehabilitasyon sürecinin de gerekli olduğuna karar verdi. Çocukların güvenliği için hükümetin aile ile daha fazla ilgilenmesi gerektiğine vurgu yapan uzmanlar, bu durumun ailelerin desteklenmesi gerektiği konusunda önemli bir mesaj taşıdığını ifade etti.
Olay, Türkiye'de aile yapısına dair pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Çocukları koruma kanunu ve aile içi şiddetle ilgili mevcut yasaların yetersizliği, birçok insanı düşündürmekte. Uzmanlar, bu tür vakaların önüne geçebilmek için hem toplumsal farkındalık yaratılması hem de yasal süreçlerin sıkılaştırılması gerektiğini belirtiyor. Herkesin çocuğunun güvenliği için duyarlı olması gerektiğini vurgulayan psikologlar, aile içi ilişkilere yönelik daha fazla eğitim ve farkındalığa ihtiyaç olduğunun altını çizdi.
Sosyal medyada ve yerel toplulukta bu olaya yönelik tepkiler de oldukça yoğun oldu. "Anne, çocuklarınızı korumakla yükümlüsünüz, onların hayatıyla oynamaya hakkınız yok" yorumları yapılırken, bazı kullanıcılar da "Hukuk, bu tür vakalarda daha net ve sert olmalı" gibi görüşlerle durumu eleştirdi. Bu durum, toplum genelinde çokça tartışılan bir mesele haline geldi.
Sonuç olarak, Hatice Y.'nin durumu, sadece bir bireyin psikolojik sorunlarıyla sınırlı kalmamalı, toplumun genelinde var olan çocuk güvenliği meselesine ve aile içi dinamiklere dikkat çekmelidir. Çocukların güvenli bir ortamda büyümesi ve gelişmesi için gerekli önlemlerin alınması ve topluma yönelik eğitimlerin artırılması gerekiyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına atılması gereken adımlar, Hem anne ve baba adayları hem de mevcut ebeveynler için hayati öneme sahiptir.