İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, son dönemde artan halk tepkileri üzerine dikkat çekici açıklamalarda bulundu. İç politikada yaşanan huzursuzluk, halkın ekonomik ve sosyal sorunlar karşısındaki sabrını zorlamış durumda. Bu nedenle, müzakerelerin süreci hakkında konuşmanın şu anda anlamsız olduğu vurgulandığı açıklaması, çok sayıda kişinin dikkatini çekti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, özellikle hükümetin karşı karşıya olduğu zorluklar ve halkın bu duruma tepkisi hakkında daha fazla bilgi vermek üzere bir basın toplantısı düzenledi. Sözcü, "Halk öfkeli ve kimse müzakereden söz edemiyor" ifadeleriyle durumun ciddiyetine işaret etti.
Sözcü yaptığı açıklamada, halkın mevcut durumu kabullenmediğini ve sosyal huzursuzlukların giderek arttığını belirtti. Ekonomik belirsizlikler, işsizlik oranlarının yükselmesi ve yaşam standartlarının düşmesi, halk arasında büyük bir çaresizlik hissi uyandırıyor. Günde on binlerce kişinin sokağa çıkıp, çeşitli taleplerle protestolar düzenlemesi, hükümetin bu sorunları çözme konusundaki acizliğini gözler önüne seriyor. Bu bağlamda, halkın tepkilerinin müzakereleri nasıl etkileyebileceği üzerine değerlendirmelerde bulunan Sözcü, dış politikada atılacak adımların, iç huzur ve istikrar olmadan geçerli olamayacağını ifade etti. İçerde yaşanan bu durum, uluslararası platformlarda İran’ın müzakerelerdeki pozisyonunu da zayıflatmış durumda.
Uluslararası toplumun, İran’ın iç işlerine olan ilgisi, dış politika genelinde yaşanan olumsuz gelişmelerle de doğrudan ilişkilidir. ABD ve Avrupa Birliği ile olan ilişkilerde, İran’ın iç politikası büyük bir belirleyici konumda. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, yaşanan halk tepkilerinin uluslararası müzakere süreçlerinde nasıl bir engel teşkil edebileceğini vurgularken, “Dış ilişkilerimizi her ne kadar geliştirmek istesek de, içerdeki huzursuzluklar, bu süreci etkiliyor,” şeklinde yorumda bulundu. Bu açıklama, uluslararası müzakereler ve yaptırımlar konusunda İran yönetiminin yeni bir strateji geliştirmek zorunda olduğunu gösteriyor. Sonuç olarak, halkın sesi dinlenmediği sürece, müzakerelerin sağlıklı bir şekilde ilerlemesi beklenmiyor. İleriye dönük, hükümetin bu tepkileri dikkate alıp almayacağı ise en çok merak edilen konulardan biri haline geldi.
İran Dışişleri Bakanlığı'nın müzakereler hakkında yaptığı bu açıklamalar, halkın taleplerinin ne denli acil ve geçerli olduğunu gözler önüne seriyor. Ekonomik refahın sağlanmadığı bir ortamda, uluslararası ilişkilerin güçlenmesi beklenemez. Bu nedenle, İran yönetiminin halkın talep ve şikayetlerini dikkate alması, hem iç barışı koruma hem de uluslararası prestijini yeniden kazanma açısından büyük önem taşıyor.