Türkiye, son yıllarda ekonomik alanda birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Enflasyon oranlarının yükselmesi, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve artan yaşam maliyetleri, vatandaşların hayatını olumsuz etkileyen başlıca sorunlar arasında yer alıyor. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, faizsiz bir ekonomik model konusundaki özlemlerini dile getirdi. Peki, düşlediği faizsiz ekonomi nasıl bir yol haritasına dayanıyor? Ve bu hedefe ulaşmak mümkün mü?
Erdoğan, yaptığı açıklamalarda faizsiz ekonomi uygulamalarına yönelik desteklerinin devam edeceğini vurguladı. Geçmiş dönemde, özellikle İslam finansmanı üzerine yoğunlaşmanın, Türkiye ekonomisine nasıl katkı sağladığını örneklerle anlatan Erdoğan, bu modelin sadece kâr-zarar ortaklığına dayalı olmadığını, aynı zamanda sosyal adalet ve sürdürülebilir kalkınmayı ön planda tuttuğunu belirtti. Bu vizyon, aslında Erdoğan’ın uzun zamandır üzerine bastığı ‘faizle mücadele’ düşüncesinin bir yansıması. Peki, faizsiz ekonomi ne anlama geliyor ve ne şekilde uygulanabilir?
Faizsiz ekonomi, finansal sistemin faiz geliri elde etmeden işlediği ve kazancın kar ortaklığı, kira veya hizmet bedeli ile sağlandığı bir modeli ifade ediyor. Ancak, bu modelin başarılı olabilmesi için sağlam bir çerçeve oluşturulması ve toplumun tüm kesimlerinin bu değişime hazırlıklı olması gerekiyor. Erdoğan’ın tarihsel geçmişe atıfta bulunarak dile getirdiği ‘İslam ekonomisi’ temaları, toplumda bu yönde bir farkındalık yaratmayı beraberinde getiriyor.
Faizsiz ekonomi hedefinin gerçekleşebilmesi için öncelikle ekonomik reformların hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken uzmanlar, bu reformların sadece finansal sistemle sınırlı kalmamasının altını çiziyor. Eğitimin yeniden yapılandırılması, girişimciliğin teşvik edilmesi ve yenilikçi iş modellerinin desteklenmesi, bu sürecin en önemli unsurları arasında sayılıyor. Ancak, tüm bunlar yapılırken, mevcut ekonomik dinamizmin korunması ve halkın taleplerine yanıt verecek çözümlerin üretilmesi büyük önem taşıyor.
Erdoğan’ın faizsiz ekonomik düzen önerisi, sadece teorik bir perspektif sunmakla kalmıyor; bu aynı zamanda ekonomik bağımsızlık ve milli irade anlayışını da güçlendiren bir düşünce tarzı olarak öne çıkıyor. Bu bağlamda, toplumsal destek ve sosyal mutabakat olmadan bu hedefin gerçekleşmesinin zor olabileceği ifade ediliyor. Dolayısıyla, ekonomik düzenlemelerin sadece üst seviyede değil, halkla bütünleşik biçimde hayata geçirilmesi gerektiği üzerinde duruluyor.
Bunun yanı sıra, faizsiz ekonominin getireceği yenilikler, tasarrufların artırılması ve yatırım fırsatlarının çoğalması bakımından da değerlendirilmelidir. Uzmanlar, bu modelin doğru planlandığında hem bireyler hem de işletmeler için cazip fırsatlar sunabileceğini belirtiyor. Ayrıca, dijital finans uygulamalarının yaygınlaşmasıyla birlikte, faizsiz ekonomi modelinin daha geniş kitleler tarafından kabul görmesi mümkündür.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faizsiz ekonomi konusundaki hedefleri, ekonomide köklü değişimlerin ve yenilikçi uygulamaların zeminini hazırlayabilir. Ancak bunun için, öncelikle toplumda bu değişikliklere dair bir bilinç oluşturulması ve gerekli tüm adımların atılması hayati öneme sahiptir. Türkiye, gerek kültürel gerekse ekonomik altyapısıyla bu dönüşüme açık bir toplum olarak, faizsiz ekonominin belki de en başarılı örneklerinden birini oluşturabilir. Fakat tüm bu süreçlerin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için, tüm kesimlerin bu vizyona ortak bir ivme kazandırması gerekmektedir.