İstanbul'da son günlerin en kalp kırıcı haberlerinden biri, Mimar Ece Gürel'in Belgrad Ormanı'nda kaybolmasının ardından yaşanan gelişmeleri kapsıyor. Şehrin gözde yeşil alanlarından biri olan Belgrad Ormanı'nda arama kurtarma ekiplerinin yoğun çalışmaları sonucunda 4 gün sonra bulunan Ece Gürel, ne yazık ki hastaneye kaldırıldığında hayata veda etti. Bu trajik olay, hem yakınlarını hem de mimarlık camiasını derinden üzdü.
Ece Gürel, 1985 yılında İstanbul'da doğmuş, genç yaşta mimarlık alanında kendine önemli bir yer edinmiştir. İTÜ Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, ulusal ve uluslararası birçok projede görev almış, yenilikçi tasarımlarıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Hayatının büyük bir kısmını mimarlığa ve modern tasarım anlayışına adamış olan Gürel, aynı zamanda çevre dostu projeleriyle de tanınmaktadır. Kendisi, sürdürülebilir mimarlık alanında yaptığı çalışmalardan dolayı birçok ödül kazanmış ve genç mimarlara ilham kaynağı olmuştur.
Ece Gürel'in yaşamı sadece başarılı projeler ve ödüllerle dolu değildi. Aynı zamanda sosyal sorumluluk projeleriyle de adından söz ettiriyordu. Çeşitli yerel ve uluslararası organizasyonlarla yürüttüğü iyilik projeleri, toplumun farklı kesimlerine ulaşarak birçok insanın hayatında olumlu değişimlere vesile olmuştur. Meslek hayatında ki bu başarıları ve insani yönü, onu pek çok kişinin kalbinde özel bir yere konumlandırmıştır.
Gürel'in kayboluşu, 25 Ekim’de gerçekleştirilen bir yürüyüş sırasında meydana geldi. Doğayla iç içe bir gün geçirmek amacıyla Belgrad Ormanı’na giden Ece Gürel, bir süre sonra arkadaşlarından ayrılarak ormanın derinliklerine doğru yöneldi. Arkadaşları, Gürel’in uzun bir süre dönmemesi üzerine endişelenmeye başladılar ve durumu hemen yetkililere bildirdiler. Kaybolduğu bildirilen Ece Gürel için bir an önce arama kurtarma çalışmaları başlatıldı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve AFAD koordinasyonunda gerçekleştirilen arama çalışmaları, yerelden gönüllülerin ve profesyonel ekiplerin katılımıyla hız kazandı. Ekipler, ormanın çeşitli noktalarında yoğun bir şekilde arama faaliyetlerine girişti. Drone ve termal kameralar kullanılarak havadan yürütülen taramalar, Gürel’in kaybolduğu bölgenin arazisinin zorluğu nedeniyle zaman zaman çetin geçse de ekipler kararlılıkla ilerledi. Dört gün süren yoğun çalışmaların sonunda 29 Ekim sabahı Ece Gürel’in cansız bedenine ulaşıldı. Bulunduğunda ilk belirlemelere göre, Gürel’in vücut ısısının düşük olması nedeniyle hipotermiden hayatını kaybettiği düşünülüyor.
Gürel, hastaneye kaldırıldığında yaşamsal belirtileri yoktu ve maalesef yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu ölüm, hem ailesi hem de sevenleri için büyük bir kayıp oldu. Ailesi, güzel bir kalbi ve azmi olan Ece Gürel’in kaybından büyük bir üzüntü duyduklarını belirtti. Gürel’in kaybı, mimarlık camiasında da derin etkiler yarattı. Arkadaşları, meslektaşları ve öğrencileri sosyal medya aracılığıyla başsağlığı mesajları gönderirken, Gürel’in hayatını ve çalışmalarını anmak için çeşitli etkinlikler düzenlenmesi planlanıyor.
Ece Gürel’in ani ölümü, doğa yürüyüşlerinin ve açık hava etkinliklerinin güvenli bir şekilde yapılması konusunda da bir kez daha düşünmemizi sağladı. Uzmanlar, doğal alanlarda yürüyüş yaparken dikkatli olunması gerektiğine dikkat çekerken, yalnız yürüyüş yapmaktan kaçınılması gerektiğini vurguladı. Gürel'in kaybı, aynı zamanda sosyal medyada ve kamuoyunda daha geniş bir tartışmanın kapılarını araladı. Doğal alanların ziyaret edilmesi sırasında güvenlik önlemlerinin arttırılması gerektiği konusunda birçok ses yükseldi.
Ece Gürel’in vefatı, herkesin hayatında önemli bir yer tutan genç yaşta kaybedilen hayallerin ve potansiyellerin ne denli acı olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Neden bu gibi trajedilerin yaşandığını sorgularken, önemli olanın hayatı dolu dolu yaşamak, tasarımları ile insanların yaşam boyu etkilenmesine yardımcı olmak olduğunun altı bir kez daha çizildi. Gürel’in mimari ruhu, yarattığı eserlerle yaşamaya devam edecek. Hayatını kaybeden mimarı asla unutmayacağız.
Bu trajik olay, sadece Ece Gürel’in değil, onun gibi kaybettiğimiz tüm genç yeteneklerin bize bırakmış olduğu değerleri iyi anlamamız gerektiğini gösteriyor. Doğanın nabzını tutarken güvenliğimizi de ihmal etmemeliyiz. Ece Gürel’in ardından, doğa yürüyüşlerinin ne kadar önemli olduğunu da bir kez daha hatırlatmış olduk.