Başakşehir, İstanbul'un huzurlu ve gelişen semtlerinden biri olarak bilinirken, geçtiğimiz günlerde meydana gelen kadın cinayeti olayları altüst etti. Olay, sadece kurbanın ailesini değil, tüm toplumu derinden etkileyen bir trajedi olarak kayıtlara geçti. Sosyal medyada hızla yayılan haberler, kadın cinayetlerine karşı farkındalığı artırmak için tartışma ve protesto çağrılarıyla dolup taştı.
Kurban, 30 yaşında iki çocuk annesi Zeynep A., eski eşi tarafından düzenlenen bir saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, gece geç saatlerde başlayan tartışma kavgaya dönüşmüş ve Zeynep A., eski eşi tarafından bıçaklanarak ağır yaralanmıştır. Acil olarak hastaneye kaldırılan kadın, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Olayın ardından olay yerine gelen polis, failin hemen yakalanmasını sağladı. Yetkililer, olayın bir aile içi şiddet çatışmasından kaynaklandığını belirtti.
Türkiye, kadın cinayetlerinin en çok yaşandığı ülkelerden biri olarak istatistiklere geçmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2021 yılında toplamda 300’den fazla kadın cinayeti işlenmiştir. Bu durum, toplumun dikkatini çeken en büyük sorunlardan bir tanesidir. Aile içi şiddetin önlenmesi adına devletin ve sivil toplum kuruluşlarının daha etkin çalışmalara yönelmesi gerektiği açıktır. Zeynep A.'nın trajik ölümü, birçok kadının yaşadığı yok sayılma, şiddet ve korku duygusunu yeniden gündeme taşıdı.
Olay, aynı zamanda sosyal medyada da büyük yankı uyandırdı. Farklı platformlarda "#KadınCinayetlerineHayır" etiketi altında paylaşımlar yapıldı. Kadın hakları savunucuları, devletin, aile içi şiddet konusunda daha etkin yasalar çıkarması ve bu yasaların uygulamaya konulması gerektiğini vurguladılar. Ayrıca, Zeynep A.'nın cinayetinin ardından başlatılan kampanyalar, seslerini duyurmak isteyen kadınların bir araya gelmesine vesile oldu.
Bu trajik olayın toplum üzerindeki etkileri önemlidir. Kadınlar, artık güvende hissetmiyor. Zeynep A.'nın cinayetinin ardından yapılan açıklamalar, birçok kadının gün içinde huzurlu bir şekilde yaşamak için gerekli olan güvenli alanlardan mahrum olduğunu gösterdi. Özellikle şehir yaşamında, kadınların karşılaştıkları zorluklar her geçen gün artmaktadır. Bu durum, bir toplumsal yarayı besleyen unsurlardan sadece birisidir.
Şimdi, Başakşehir'deki bu cinayet, hem Hukuk hem de Kadın Hakları açısından yapılacak olan tartışmalar için bir başlangıç noktası oldu. Bununla birlikte, kadınların maruz kaldığı şiddetle ilgili toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla yapılacak olan etkinlikler, yasaların sertleştirilmesi talebinin yanı sıra, toplumda bilinçlendirmeyi de hedefliyor. Kadınların görünürlüğünü artırmak ve toplumun bu konuda ne kadar hassas olduğunu göstermek için her kesimden insanın bu çabaya katılması bekleniyor.
Sonuç olarak, Başakşehir'de yaşanan bu kadın cinayeti, hem ülkemizdeki kadın cinayetlerinin ne kadar ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi hem de toplumu harekete geçirmeye yönelik bir çağrı niteliği taşıdı. Zeynep A.'nın travmatik ölümü, birçok kadının geleceği için umut oluşturacak adımlar atılması gerektiğini hatırlatıyor. Tüm kadınların haklarının korunması ve güvenli yaşama şartlarının sağlanması adına toplumsal bir birleşme gerekiyor. Zeynep A. ve onun gibi hayatını kaybeden kadınlar için adalet sağlanana kadar bu mücadeleye devam edilmesi herkesin ortak sorumluluğudur.