Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, uzun süredir devam eden gerilimlerin ardından Abu Dabi’de bir araya gelerek barış müzakereleri için önemli bir adım attılar. İki liderin buluşması, Orta Doğu ve Kafkaslar bölgesindeki siyasi dengeleri etkileme potansiyeli taşıyor. Barış görüşmelerinin detaylarının yanı sıra, bölgedeki tarihi arka plan ve tarafların beklentileri, bu kritik zirvenin önemini artırıyor.
Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ilişkiler, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 1990’lardan itibaren gerilimle dolu bir tarih yaşadı. 2020 yılında yaşanan Dağlık Karabağ çatışması, bu anlaşmazlığın en kanlı dönemlerinden birini oluşturdu. O dönem, Azerbaycan’ın topraklarını geri almasıyla sonuçlanan bir askerî zafer olarak tarihe geçti. Ancak bu durum, iki ülke arasında kalıcı bir çözüme ulaşılmasına engel oldu. Sınırda yaşanan son olaylar, her iki ülke liderinin barış müzakerelerine acil bir ihtiyaç olduğunu anlamalarına yol açtı ve Abu Dabi’deki bu görüşme, bu çabaların bir uzantısı olarak değerlendiriliyor.
Abu Dabi’de yapılan görüşmede, karşılıklı güven inşa etmek, sınır güvenliği konularını ele almak ve ekonomik iş birliği olanaklarını değerlendirmek gibi önemli başlıklar masaya yatırıldı. Aliyev, görüşme sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Amacımız kalıcı bir barış sağlamak ve halklarımızın geleceğini güvence altına almak” dedi. Paşinyan ise “Sürekli diyalog ve müzakereler, barış için bir anahtar olacaktır” şeklinde konuşarak görüşmenin yapıcı geçtiğine vurgu yaptı.
Bölgedeki diğer aktörlerin de dikkatle izlediği bu buluşma, uluslararası ilişkiler açısından da önemli bir yer tutuyor. Hem Ermenistan hem de Azerbaycan, barış anlaşmasının güçlendirilmesi için uluslararası toplumdan destek beklediklerini dile getirdiler. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği’nin sürece dahil olması için yeni öneriler üzerinde durulması gerektiği ifade edildi.
Abu Dabi’de yapılan bu kritik görüşmeler, kardeş halklar arasında kalıcı bir barış sağlaması adına umut verici bir adım olarak nitelendiriliyor. Ancak, tarafların birbirine karşı olan güvensizliği ve geçmişte yaşanan çatışmalar, bu sürecin ne derece başarılı olacağı konusunda soru işaretleri doğuruyor. Gelecek günlerde atılacak adımlar ve müzakerelerin seyrinin, bölgedeki barış sürecini ne denli etkileyeceği, dünya kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor.
Özetle, Aliyev ve Paşinyan’ın barış için bir araya gelmesi, kazan kazan mantığıyla hareket edilmediği takdirde kısa sürede sonuç vermeyebilir. Hala çözülmemiş olan pek çok konu ve sorun mevcutken, iki ülkenin de birbirine karşı anlayış ve saygı göstermesi gerektiği vurgulanıyor. Dolayısıyla, bu görüşmenin belki de en önemli çıktısı, karşılıklı diyalog ve iş birliğine açık bir kapı bırakması oldu.
Her iki liderin de, kendi halkları nezdinde barışı tesis etmek amacıyla yapıcı bir tutum sergileyecek olmaları, müzakerelerin sürdürülebilirliği açısından hayati bir öneme sahip. Abu Dabi'deki görüşmeler, sadece iki liderin değil, aynı zamanda onların temsil ettiği halkların da geleceği için bir dönüm noktası olabilir.